Translate

İzleyiciler

14 Aralık 2025 Pazar

Kendi melodinde akmak


Hayatın yolunda, yönümüzü rüzgâr gibi çevirmek

ne kadar hafif, ne kadar özgür kılıyor bizi.
Sıkı yumrukla kavranan direksiyon mu,
yoksa parmak uçlarında dans eden bir tüy mü?
Zihnimiz, sonsuz bir nehir gibi akar;
aynı kıyılarda durduğunda daralır ufku.
Bir adım öteye, bilinmeyene uzandığında
yeni köprüler kurar, yıldızlar gibi bağlantılar.
Ama her şey dengede açar çiçeğini:
Ne taş kesilmiş bir irade, ne yaprak gibi savruluş.

Kelimelerimiz bile bir damla bal gibidir;

5 Aralık 2025 Cuma

kelimelerim havada asılı kalıyor


Kimse bilmez içimdeki o boş odayı

kapısı yok, penceresi yok
içeride bir adam oturuyor
ellerini ovuşturup duruyor
soğuk, hep soğuk
Yüzüme baktıklarında
gözlerinin içinde kendi yansımalarını arıyorlar
beni değil
beni asla
bir ayna gibi kullanıyorlar beni

11 Kasım 2025 Salı

Kardelen koparılırsa solar

Kardelen

Kardelen


Karadeniz’in sisli yamaçlarında,
Ocak ayının en soğuk gecesinde,
toprak uykuda sanırken,
bir minik baş kaldırır sessizce.
Beyaz yaprakları titrer rüzgârda,
ama kökleri sımsıkı tutunmuş taşlara.
Adı Kardelen’dir o,

Bir zamanlar çocukluk


Bir zamanlar çocukluk

bir avuç misket,
üç taşla kurulan dünya idi.
Şimdi çocukluk
bir ekran,
parmak uçlarında sonsuz evren.

10 Kasım 2025 Pazartesi

Derin derin sevmeli, sevilmeyi hak etmeli



Bir gün terk edilecek her şey,

Ya sen gideceksin ya ben...
Kışın buz gibi ışığı pencereden süzülürken yüzlerimize...
Belki kırklarında, belki ellilerinde...
Yorgun düşmüş, beyaz teller karışmış tellerimize...

9 Kasım 2025 Pazar

Karıncaların Sessiz Marşı

Toprağın altında, gizli bir dünya,
Karıncalar koşar, ne gece ne gurba.
Minik adımlarla, birleşir eller,
Birlikte taşır, tohumları, diller.




Kişniş saklanır, dörde bölünür,
Sanki bilirmiş, filizlenmez görünür.

2 Kasım 2025 Pazar

Her çentik bir çığlık




Üç yüz yıldır düşünce bahçemiz kurak,
rüzgârlar Batı’nın harflerini taşıyor yaprak yaprak.
Köklerimiz tozlu, dallarımız yabancı gökte uzanıyor;
kendi gölgemizi bile onların ışığında arıyoruz.

Yükümüz ağır, ey yolcu:
hem çınarın tohumunu ekmek,
hem fırtınaya kalkan olmak zorundayız.